Bir
Oyundan Öte
Bir Yolculuktur
Bu !

Her bir adım, bir kavrama dokunur.
Her kavram, bir halin yankısıdır.
Her hal, bir sınavdır.
101 basamaktan oluşan yolculukta, Adem ile başlayıp Kaf’a varma mücadelesi veren oyuncu; düşer, kalkar, yanılır, affedilir, şaşırır ve sonunda kendini bulur. Çünkü bu oyunda rakiple değil; kendimizle yarışırız.
Her Yaşa Hitap Eden
Eğitici Bir Araç
Bu oyun; sınıf ortamlarında öğretmenlerin, evde ebeveynlerin, kütüphanelerde eğitimcilerin ellerinde bir kıvılcım olur.
Kimi zaman sessiz bir öğretmen, kimi zaman coşkulu bir oyun arkadaşına dönüşür.
Çünkü “Kuşların Satrancı” bir masa oyunu değil; her yaşta, her kalpte yankı bulacak bir insanlık yolculuğudur.

Çocuklar İçin
Bu oyun, kavramları soyut birer bilgi olmaktan çıkarır, onları oyun diliyle somutlaştırır.
İyi arkadaşlık, merhamet, sabır, paylaşmak…
Çocuklar, bir kuşun kanadında bu değerleri taşırken, düşmenin nedenini sorgular; kalkmanın kıymetini öğrenir.
Dili sade ama içeriği derindir: Değerler eğitiminin kıymetli bir aracıdır.

Gençler İçin
Ergenlik; kimlik inşasının, sorgulamanın ve yön bulmanın zamanıdır.
Kuşların Satrancı, genç zihinleri yalnızca eğlendirmez; yönlendirir, düşündürür ve bazen sarsar.
Her kart bir iç hesaplaşma, her kavram bir tutum provasıdır.
Oyunda yaşanan düşüşler, gerçek hayattaki yanlışların provasına; yükselişler ise umutlara dönüşür.
Düşünmeye cesaret verir.

Yetişkinler İçin
Bir bakıma, bu oyun bir hatırlatmadır.
Hayatın karmaşasında unutulan “neden”leri tekrar sormak, “niçin yoldayım”ı yeniden düşünmek içindir.
Ejderhalar tanıdıktır; belki bir zamanlar düştüğümüz yerleri gösterir.
Hüdhüdler, özlemini çektiğimiz duyguların habercisidir.
Her oynayış bir iç muhasebe, bir iç yolculuktur.
Tasarımında Bir Medeniyet Var
Her bileşen, yalnızca oyun değil; bir sanat eseridir.
-
Oyun tablosu, spiral formuyla hem Kâbe etrafındaki tavafı hem de dünyanın dönüşünü hatırlatır. Sanatçı Merve Karlı tarafından hazırlanan özel minyatür çizimler, gelenekle bugünü birleştirir.
-
8 köşeli topaç, kaderi ve cennetin 8 kapısını simgeler. Her dönüş bir sır taşır.
-
8 kuş figürü, maziden gelen sembollerdir: Hüma’nın yüceliği, Keklik’in sadeliği, Bülbül’ün aşkı bu oyunda can bulur.
-
Yüzlerce tasarım ödülüne sahip Erhan Yalur tarafından hazırlanan tasarımlar eşsiz hikayeye hayat verir.


Üretim Felsefesi
Bazı oyunlar vardır, yalnızca zaman geçirir.
Bazı oyunlar ise zamanın ruhuna işler…




Doğaya Saygı ile Başlayan Bir Yolculuk
Bu oyun, plastikten arınmış; doğal malzemeyle yoğrulmuş bir üretim anlayışının ürünüdür.
Topaçlar ahşaptan, figürler el emeğiyle şekillendirilmiş; oyun tablosu ise yine ağacın bir dalı misali kağıttan üretilmiştir. Çünkü bu yolculuk, yalnızca insanı değil, doğayı da incitmeden ilerlemelidir. Kuşların kanadıyla yükselen bir hikâyeye, toprağın, ağacın, emeğin kokusu yakışır.
Sanatla Bütünleşen Üretim
Her çizim, sıradan bir grafik değil; bir minyatür geleneğinin çağdaş yorumudur.
Tablo üzerindeki spiral form, yalnızca görsel bir biçim değil; Kâinatın ritmini, tavafın döngüsünü, insanın arayışını temsil eder.
Bir kavram kartına bakıldığında yalnızca kelimeler değil; bir çağrının ve bir duanın fısıltısı duyulur. Üretim, burada yalnızca fiziksel bir süreç değil; anlamın maddede tecelli etmesidir.
Kalite ve Sorumluluk Dengesi
“Kuşların Satrancı” yalnızca güzel bir oyun olsun diye değil; doğru, sağlam ve kalıcı bir eser olsun diye üretildi.
Her malzeme, en üst kaliteye göre seçildi; her bileşen, defalarca test edildi.
Çünkü oyun kısa sürer ama hatırlanması uzun…
Ve bizim niyetimiz: Bu oyunun yalnızca oynanması değil; hatırlanması, anlatılması, aktarılmasıdır.
Yerli, Kökten ve
Özgün
Oyun, Türkiye’de bu toprağın ruhunu tanıyan ellerde tasarlanmış ve üretilmiştir.
Sıradan bir ürün olmaktan çok, yerli kültürün evrensel dile tercümesidir.
Medeniyetimizin köklerinden beslenerek, dünya çocuklarına ve ailelerine hitap edecek özgünlükte bir anlayışla tasarlanmıştır.
Nasıl Oynanır ?
Yola Davet:
Kuşunu Seç
Her oyuncu bir kuş figürüyle temsil edilir.
Bu kuşlar, oyundaki yolcuların sembolüdür; her biri farklı bir mizacı, farklı bir hayat yolunu temsil eder.
Bülbül’ün aşkı, Baykuş’un bilgeliği, Tavus’un gururu, Hüma’nın yüceliği...
Kimi zaman seçtiğin kuş, oynarken seni anlatır; kimi zaman oynamaya başladığında sen kuşunu anlamaya başlarsın.
Topaç: Kaderi Döndür
Oyuncular, sırayla 8 köşeli kader topacını çevirir.
Topaç, rastlantının değil; her hamlede bir anlamın habercisidir.
Topaçtan gelen sayı, oyuncunun kaç basamak ilerleyeceğini belirler.
Ancak bu ilerleyişte yol düz değildir:
Eğer sayı bir Ejderha basamağına denk gelirse, oyuncu düşer.
Eğer Hüdhüd basamağına denk gelirse, oyuncu yükselir.
Her düşüş, nedenini anlamakla; her yükseliş, hak edişle mümkündür.
Kartlar bunu anlatır.
Kartını Oku:
Kendinle Yüzleş
Her basamak bir kavrama tekabül eder.
Oyuncu hangi basamağa gelirse, o kavrama dair kartı açar ve yüksek sesle okur.
Kartta yer alan metin, sadece bilgi vermez; bir farkındalık yaratır.
Oyun bu yönüyle susturmaz, konuşturur. Oyuncular arasında değerli diyaloglar, içsel yüzleşmeler doğurur.
Yolculuğun Ritmi:
Sırayla Devam Et
Oyun, saat yönünde sırayla ilerler.
Her oyuncu sırası geldiğinde topaç çevirerek bir sonraki hamlesini yapar.
Aynı basamakta birden fazla kuş olabilir; çünkü bu yol herkesin geçebileceği bir yoldur.
Rakiplik yoktur; yalnızca farklı zamanlarda, aynı duraklara uğrayan yolcular vardır.
Kaf Dağı’na Ulaş:
Ama İsabetle!
Oyunun nihai hedefi, 101. basamak olan Kaf Dağı’na ulaşmaktır.
Fakat bu doruğa yalnızca tam isabetle varılabilir.
Örneğin 96. basamaktaysan, 5’ten fazla gelen bir sayı seni ileri götürmez; sabretmen gerekir.
Çünkü her yükseliş, zamanını bekler.
Zira bu oyun, sadece hızlı olanın değil; sabredenin, anlayanın ve niyet edebilenin oyunudur.
Tuzaklar ve Fırsatlar: Ejderhalar ve Hüdhüd Kuşları

Ejderhalar: Nefsin ve Gafletin Tuzakları
Ejderha, insanlık tarihinin en kadim sembollerinden biridir. Karanlıkla, kibirle, korkuyla özdeşleşmiştir.
Bu oyunda ejderhalar, insanın içine düştüğü zaafları ve kötü halleri temsil eder.
Haset, gösteriş, gaflet, hırs, kötülük…
Oyuncu bu kavramlarla karşılaştığında sadece geri düşmez; aynı zamanda neden düştüğünü, hangi içsel boşluğun onu oraya çektiğini fark eder.
Çünkü her ejderha, aynı zamanda bir aynadır.
Kendimizi görmekten kaçtığımız tarafları gösteren bir uyarıdır.
Ve ancak o aynaya cesaretle bakabilenler, yeniden yükselebilir.
“Bazen en büyük düşüşler, en derin uyanışlara gebedir.”

Hüdhüd Kuşları: Rehberlik Eden Fırsatlar
Hüdhüd, bilgelik ve rehberliğin sembolüdür.
Kur’ân’da Hz. Süleyman’a haber taşıyan, yolu bilen, anlamı fark eden kuş olarak geçer.
Bu oyunda Hüdhüd, güzel ahlâkın, hikmetin ve doğru davranışın temsilcisidir.
Merhamet, cesaret, ilim, iyi arkadaşlık gibi kavramlarla birlikte gelir. Oyuncuyu sadece basamaklarda yukarı taşımaz; ruhunu da yüceltir.
Hüdhüd, “yolun yolcusu”na bazen bir ses, bazen bir ışık, bazen bir sadık dost olur.
Yolun yorgunluğunda bir nefeslik durak, karanlıkta bir yön göstericidir.
“Her yükseliş, kalpte bir hatırlayışla başlar.”

İniş ve Çıkışlar Arasında Bir Hayat Simülasyonu
Oyun boyunca oyuncular, ejderhaların tuzağına düşebilir, Hüdhüd’ün kanadında yükselebilir.
Ama her seferinde bir seçim vardır: Ne yapacağım? Neyi fark ettim? Neyi değiştireceğim?
İşte bu yönüyle Kuşların Satrancı, oyunculara sadece eğlence değil; kendi içlerine bakma cesareti sunar.
“Düşmek öğretir.
Yükselmek dönüştürür.
Ama asıl mesele, yolda kalmayı göze alabilmektir.”
Her yolculuk, yalnızca düz bir çizgide ilerlemez.
Her basamak, sadece bir adım değil; bir sınavdır.
Kuşların Satrancı, bu gerçeği hem oyunun yapısına hem de felsefesine derin bir sembolizmle işler. Çünkü bu oyunda düşüş de öğretir, yükseliş de…